Erol hukuk bürosu

Faydalı Karar ve İçtihatlar

CİNSEL SALDIRI VE CİNSEL TACİZ SUÇLARI

CİNSEL SALDIRI VE CİNSEL TACİZ SUÇLARI

Yazar: Erol Hukuk Bürosu

CİNSEL SALDIRI VE CİNSEL TACİZ SUÇLARI

Yargıtay içtihat Özeti: Erol Hukuk Bürosu Cinsel saldırı ve cinsel taciz suçlarının faili ve mağduru kadın ya da erkek, evli ya da bekâr herkes olabilir. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak cinsel saldırı suçunun mağdurunun 18 yaşını tamamlamış olması gerekir. Aksi takdirde, yani mağdurun çocuk olması durumunda, TCK'nun 103. maddesinde düzenlenen çocukların cinsel istismarı suçu hükümleri uygulanacaktır. Cinsel taciz suçunun mağduru ise çocuk da olabilir. Cinsel saldırı suçunun temel şeklinin hareket unsuru, kişinin vücudu üzerinde gerçekleştirilen, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik ve fakat cinsel ilişki boyutuna varmayan cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesidir. Cinsel taciz suçunun temel şeklinin hareket unsuru ise, bir kimsenin cinsel amaçlı olarak taciz edilmesidir. Kanunda cinsel taciz olarak kabul edilebilecek davranışların neler olduğu belirtilmemiştir. Ancak, madde gerekçesinde bu davranışların kişinin vücut dokunulmazlığının ihlâli niteliği taşımayan, mağduru cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak rahatsız edici nitelikte davranışlar olduğu belirtilmiştir.

Her iki suçun manevi unsuru da kasttır. Ancak gerek cinsel saldırı gerekse cinsel taciz suçunun oluşabilmesi için kastın varlığı yeterli değildir. Kastın yanında ayrıca failin cinsel arzularını tatmin amacı ile hareket etmesi de gerekir. Fakat, failin objektif olarak bu amaçla hareket etmesi yeterli olup, fiilen şehevi arzularının tatmin edilmiş olması gerekmez. Cinsel saldırı suçunun vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenen nitelikli halinde ise kast yeterli olup, failin cinsel arzularını tatmin maksadıyla hareket etmesi suçun gerçekleşmesi için şart değildir.

         Gerek cinsel saldırı gerekse cinsel taciz suçu neticesi harekete bitişik suçlardandır. Cinsel saldırı suçu vücuda dokunulması ile, nitelikli cinsel saldırı suçu mağdurun vücuduna organ veya sair bir cisim sokulması ile, cinsel taciz suçu ise  vücut dokunulmazlığının ihlâli niteliği taşımayan cinsel davranışlarla mağdurun cinsel amaçlı olarak taciz edilmesi ile tamamlanır. Neticesi harekete bitişik suçlarda icra hareketlerinin bölünebildiği durumlarda suça teşebbüs mümkündür. Eğer, fail cinsel saldırı suçunu işlemek kastıyla doğrudan doğruya icra hareketlerine başlamış, ancak elinde olmayan engel nedenlerle tamamlayamamış ise suça teşebbüs mevcuttur. Dikkat edilmelidir ki, vücuda dokunulduğu takdirde cinsel saldırı suçu tamamlanacaktır. Fail engel bir neden olmadığı halde cinsel saldırı suçunun icra hareketlerinden vazgeçmişse, o zamana kadar işlemiş olduğu eylem bir suçu, örneğin cinsel taciz suçunu oluşturmuşsa, sadece bu suçtan cezalandırılacaktır.  Failin kastının basit cinsel saldırı suçuna mı yoksa nitelikli cinsel saldırı suçuna mı yönelik olduğu, failin olay öncesinde, esnasında ve sonrasında söylediği sözler ile sergilediği davranışlar, olayın geçtiği yer ve zaman ve engel nedenin niteliği gibi hususlar irdelenerek belirlenir.

         Mağdurun rızası hem cinsel saldırı ve hem de cinsel taciz suçu bakımından ortak bir hukuka uygunluk nedenidir. Mağdurun hukuken geçerli rızası cinsel saldırı ve cinsel taciz teşkil eden eylemleri hukuka uygun hale getirecektir.

         Her iki suçun da sadece temel şeklinin takibi şikâyete bağlı olup, nitelikli hallerinin re’sen kovuşturması gerekir. Ancak, cinsel saldırı suçunun vücuda organ veya sair bir cisim sokmak suretiyle işlenen nitelikli halinin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması yine mağdurun şikâyetine bağlıdır.

         Görüldüğü üzere, cinsel saldırı ve cinsel taciz suçu arasındaki en temel fark vücuda temas noktasındadır. Bir eylemin, cinsel taciz sayılması için vücuda dokunulmadan gerçekleştirilmiş olması gerekir. Vücuda temasla gerçekleştirilen eylemlerde mağdurun yaşına göre cinsel istismar veya cinsel saldırı suçlarından söz edilir. Nitekim bu husus 5237 sayılı TCK'nun 102. maddesi ile ilgili yapılan Meclis komisyonu görüşmelerinde “...Şimdiki sistemde, bakın, dokunma diyoruz, cinsel dokunulmazlığı ihlal diyoruz. Cinsel taciz, daha sonra cinsel davranışlarla, cinsel dokunulmazlığın ihlali ikinci aşama, üçüncü aşama vücuda bir şey sokmadır.... Şimdiki sistemde hatlar belirlenmiştir. Kişiye, vücuduna dokununcaya kadar tacizdir. Dokunduğunuz anda cinsel dokunulmazlığın ihlalidir, vücuda bir şey soktuğunuz anda ise, ikinci fıkradaki nitelikli hal olur. Hepsinin sınırları bu şekilde belirtilmiştir..." şeklinde açıklanmıştır. (TC Adalet Bakanlığı Yayın İşleri Dairesi Başkanlığı, Tutanaklarla Türk Ceza Kanunu, Ankara-Şubat/2005, s.430)

         Cinsel saldırı ve cinsel taciz suçunun unsurları, ortak ve ayrılan yönleri bu şekilde açıkladıktan sonra, somut olay bakımından cinsel saldırı suçunun kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nitelikli bir hali üzerinde de ayrıca durulmalıdır.

         Kamu görevlilerinin, kamu görevlisi olmalarından kaynaklanan nüfuzu (otoriteyi) kötüye kullanmaları eylemin işlenişi bakımından mağdurun direncini azaltacağından, bu durum daha fazla ceza verilmesini gerektiren nitelikli bir hal olarak kabul edilmiştir. (Artuk, Gökcen, Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2012, s. 178). Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin bir kamu görevini yerine getirmesi ve bu görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanması gerekir. Görevin sağladığı otoriteden yararlanılarak suç işlenmelidir. Ancak mağdur ile fail arasında bir ast-üst ilişkisinin bulunması şart değildir. Failin yaptığı görevin niteliği, görevin mağdur üzerindeki etkisi nazara alınarak nüfuzun kötüye kullanılarak fiilin işlenip işlenmediği belirlenmelidir.

         Bu bilgi ve açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

         Mağdurenin beyanlarının aşamalarda tutarlı ve istikrarlı olduğu, olaydan hemen sonra durumu tanıklar M ve N’e anlatıp şikayetçi olduğu, sanığa iftira atması için geçerli hiç bir neden bulunmadığı, dinlenen tanıkların mağdurenin beyanlarını doğruladığı, tanık mübaşir D'nın açıkça mağdureye kimliğini iade edeceği sırada sanığın "kimliği yarın gelsin alsın" dediğini beyan ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, olay tarihinde Bakırköy 19. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olarak görev yapan sanığın, bu mahkemenin 2009/739 esas sayılı dosyasının duruşmasında tanık olarak dinlediği mağdurenin kimliğine el koyarak, mağdure ertesi gün kimliğini almak için odasına geldiğinde ona dosyadaki bazı belgeleri gösterip dava konusu hususlarla ilgili konuşmalar yaptığı, mağdurenin yanına yaklaşarak yanağından öptüğü, kolunu okşadığı, kollarından tutup; “Kadife gibi tenin var, çok tatlısın, ben çok beğendim bir kere dudağından öpebilir miyim, gıdığından öpebilir miyim” diyerek sarılmak için hamle yaptığı, mağdure kendini geri çektiğinde aleyhine tanıklık yaptığı kişiyi kastederek; "dava sana bağlı, ne kadar yatmasını istersin, ne kadar ceza vereyim söyle bakayım, ama sen çok güzel bir kızsın bu çocuk çıkarsa seni rahat bırakmaz, senin gibi güzel bir kızın zarar görmesini istemem” şeklinde sözler söylediği anlaşıldığından sanığın sarf ettiği sözler ve vücut dokunulmazlığının ihlâli niteliği taşıyan cinsel davranışlarla mağdureye karşı kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle cinsel saldırı suçunu işlediğinin kabulü gerekmektedir. (CGK.5.7.2013 14-97-331)

 

Share This Artcle :